BÖLÜM 21

1>2. Bundan sonra Taberiye gölünün kenarında İsa öğrencilerine yine göründü. Bu da şöyle oldu: Simun Petrus, İkiz diye anılan Tomas, Celile'nın Kana köyünden Natanyel, Zebedi'nin oğulları ve İsa'nın öğrencilerinden iki kişi daha birlikte bulunuyorlardı.
3. Simun Petrus ötekilere, «Ben balık tutmaya gidiyorum» dedi.
Onlar, «Biz de seninle geliyoruz» dediler.
Dışarı çıkıp kayığa bindiler. Ama o gece bir şey tutamadılar.
4. Sabah olurken İsa kıyıda duruyordu. Ne var ki öğrenciler, O'nun İsa olduğunu anlamadılar.
5. İsa, «Çocuklar, balığınız yok mu?» diye sordu.
«Yok» cevabını verdiler.
6. İsa, «Ağı kayığın sağ yanına atın, tutarsınız» dedi.
Bunun üzerine ağı attılar. O kadar çok balık tuttular ki, artık ağı çekemez olmuşlardı.
7. İsa'nın sevdiği öğrenci, Petrus'a, «Bu Rab'dir!» dedi.
Simun Petrus O'nun Rab olduğunu işitince üzerinden çıkarmış olduğu üstlüğü giyip göle atladı.
8. Öbür öğrenciler balık dolu ağı çekerek kayıkla geldiler. Çünkü karadan ancak iki yüz arşın kadar uzaktaydılar.
9. Karaya çıkınca orada yanan bir kömür ateşi, ateşin üzerinde balık ve ekmek gördüler.
10. İsa onlara, «Şimdi tuttuğunuz balıklardan getirin» dedi.
11. Simun Petrus kayığa atladı ve tam yüz elli üç iri balıkla yüklü ağı karaya çekti. Bu kadar çok balık olduğu halde ağyırtılmamıştı.
12. İsa onlara, «Gelin, yemek yiyin» dedi.
Öğrencilerden hiçbiri O'na, «Sen kimsin?» diye sormaya cesaret edemedi. Çünkü O'nun Rab olduğunu biliyorlardı.
13. İsa gidip ekmeği aldı, onlara verdi. Aynı şekilde balıkları da verdi.
14. İşte bu, İsa'nın ölümden dirildikten sonra öğrencilere üçüncü görünüşüydü.
15. Yemekten sonra İsa, Simun Petrus'a, «Yuhanna oğlu Simun, beni bunlardan daha çok seviyor musun?» diye sordu.
Petrus, «Evet, Rab» dedi, «seni sevdiğimi bilirsin.»
İsa ona, «Kuzularımı otlat» dedi.
16. İkinci kez yine ona, «Yuhanna oğlu Simun, beni seviyor musun?» diye sordu.
O da, «Evet, Rab, seni sevdiğimi bilirsin» dedi.
İsa ona, «Koyunlarımı güt» dedi.
17. Üçüncü kez ona, «Yuhanna oğlu Simun, beni seviyor musun?» diye sordu.
Petrus kendisine üçüncü kez, «Beni seviyor musun?» diye sormasına üzüldü. «Rab, sen her şeyi bilirsin, seni sevdiğimi de bilirsin» dedi.
İsa ona, «Koyunlarımı otlat» dedi.
18. «Sana doğrusunu söyleyeyim, gençliğinde kendi kuşağını kendin bağlar, istediğin yere giderdin. Ama yaşlanınca ellerini uzatacaksın, başkası seni bağlayacak ve istemediğin yere götürecek.»
19. Bunu, Tanrı'yı ne tür bir ölümle yücelteceğini belirtmek için söyledi. Sonra ona, «Ardımdan gel» dedi.
20. Petrus arkasına döndü, İsa'nın sevdiği öğrencinin kendilerini izlediğini gördü. Bu öğrenci, akşam yemeğinde İsa'nın göğsüne yaslanan ve, «Rab, seni ele verecek olan kimdir?» diye soran öğrencidir.
21. Petrus onu görünce İsa'ya, «Rab, ya bu ne olacak?» diye sordu.
22. İsa ona, «Ben gelinceye dek onun yaşamasını istiyorsam, bundan sana ne?» dedi. «Sen ardımdan gel!»
23. Bu yüzden kardeşler arasında o öğrencinin ölmeyeceğine dair bir söylenti çıktı. Ama İsa Petrus'a, «O ölmeyecek» dememişti. Sadece, «Ben gelinceye dek onun yaşamasını istiyorsam, bundan sana ne?» demişti.
24. Bütün bunlara tanıklık eden ve bunları yazan öğrenci budur. Onun tanıklığının doğru olduğunu biliyoruz.
25. İsa'nın yaptığı daha başka çok şey vardır. Bunlar tek tek yazılsaydı, sanırım yazılan kitaplar dünyaya sığmazdı.

BÖLÜM 20

1. Haftanın ilk günü erkenden, ortalık daha karanlıkken Mecdelli Meryem mezara gitti. Taşın mezarın girişinden kaldırılmış olduğunu gördü.
2. Koşarak Simun Petrus'a ve İsa'nın sevdiği öbür öğrenciye geldi. Onlara, «Rab'bi mezardan almışlar, nereye koyduklarını da bilmiyoruz» dedi.
3. Bunun üzerine Petrus'la öteki öğrenci dışarı çıkıp mezara yöneldiler.
4. İkisi birlikte koşuyordu. Ama öteki öğrenci Petrus'tan daha hızlı koşarak mezara önce vardı.
5. Eğilip içeri baktı, keten bezleri orada serili gördü, ama içeri girmedi.
6>7. Ardından Simun Petrus geldi ve mezara girdi. Orada serili duran bezleri ve İsa'nın başına sarılmış olan mendili gördü. Mendil, keten bezlerle birlikte değildi, ayrı bir yerde dürülmüş duruyordu.
8. O zaman mezara ilk varan öteki öğrenci de içeri girdi. Olanları gördü ve iman etti.
9. İsa'nın ölümden dirilmesi gerektiğini belirten Kutsal Yazı'yı henüz anlamamışlardı.
10. Bundan sonra öğrenciler yine evlerine döndüler.
11. Meryem ise mezarın dışında durmuş ağlıyordu. Ağlarken eğilip mezarın içine baktı.
12. Beyazlara bürünmüş iki melek gördü; biri İsa'nın cesedinin yattığı yerin başucunda, öteki ayakucunda oturuyordu.
13. Meryem'e, «Kadın, niçin ağlıyorsun?» diye sordular.
Meryem, «Rabbimi almışlar» dedi. «O'nu nereye koyduklarını bilmiyorum.»
14. Bunları söyledikten sonra arkasına döndü, İsa'nın orada, ayakta durduğunu gördü. Ama O'nun İsa olduğunu anlamadı.
15. İsa, «Kadın, niçin ağlıyorsun?» dedi. «Kimi arıyorsun?»
Meryem O'nu bahçıvan sanarak, «Efendim» dedi, «eğer O'nu sen götürdünse, nereye koyduğunu söyle de gidip O'nu alayım.»
16. İsa ona, «Meryem!» dedi.
O da döndü, İsa'ya İbranice, «Rabbuni!» dedi. Rabbuni, `Öğretmenim' demektir.
17. İsa, «Bana dokunma!» dedi. «Çünkü daha Baba'nın yanına çıkmadım. Kardeşlerime git ve onlara söyle, benim Babamın ve sizin Babanızın, benim Tanrımın ve sizin Tanrınızın yanına çıkıyorum.»
18. Mecdelli Meryem öğrencilerin yanına gitti. Onlara, «Rab'bi gördüm!» dedi. Sonra Rab'bin kendisine söylediklerini onlara anlattı.
19. Haftanın o ilk günü akşam olunca, öğrencilerin Yahudilerden korkusu nedeniyle bulundukları yerin kapıları kapalıyken İsa geldi, ortalarında durup onlara, «Size esenlik olsun!» dedi.
20. Bunu söyledikten sonra onlara ellerini ve böğrünü gösterdi. Öğrenciler Rab'bi görünce sevindiler.
21. İsa yine onlara, «Size esenlik olsun!» dedi. «Baba beni gönderdiği gibi, ben de sizigönderiyorum.»
22. Bunu söyledikten sonra onların üzerine üfleyerek, «Kutsal Ruh'u alın!» dedi.
23. «Kimin günahlarını bağışlarsanız, bağışlanmış olur; kimin günahlarını bağışlamazsanız, bağışlanmamış kalır.»
24. Onikilerden biri, İkiz diye anılan Tomas, İsa geldiğinde onlarla birlikte değildi.
25. Öbür öğrenciler ona, «Biz Rab'bi gördük!» dediler.
Tomas ise, «O'nun ellerinde çivilerin izini görmedikçe, çivilerin izine parmağımla dokunmadıkça ve elimi böğrüne sokmadıkça inanmam» dedi.
26. Sekiz gün sonra İsa'nın öğrencileri yine evdeydiler. Tomas da onlarla birlikteydi. Kapılar kapalıyken İsa gelip ortalarında durdu, «Size esenlik olsun!» dedi.
27. Sonra Tomas'a, «Parmağını uzat» dedi, «ellerime bak, elini uzat, böğrüme koy. İmansız olma, imanlı ol!»
28. Tomas O'na, «Rabbim ve Tanrım!» diye cevap verdi.
29. İsa ona, «Beni gördüğün için mi iman ettin?» dedi. «Görmeden iman edenlere ne mutlu!»
30. İsa, öğrencilerinin önünde, bu kitapta yazılı olmayan başka birçok mucizeler yaptı.
31. Ne var ki yazılanlar, İsa'nın, Tanrı'nın Oğlu Mesih olduğuna iman edesiniz ve iman ederek O'nun adıyla yaşama kavuşasınız diye yazılmıştır.

BÖLÜM 19

1. O zaman Pilatus İsa'yı tutup kamçılattı.
2. Askerler de dikenlerden bir taç örüp O'nun başına geçirdiler. Sonra O'na mor bir kaftan giydirdiler.
3. Önüne geliyor, «Selam, ey Yahudilerin Kralı!» diyor, yüzüne tokat atıyorlardı.
4. Pilatus yine dışarı çıktı. Yahudilere, «İşte, O'nu dışarıya, size getiriyorum. O'nda hiçbir suç bulmadığımı bilesiniz» dedi.
5. Böylece İsa, başındaki dikenli taç ve üzerindeki mor kaftanla dışarı çıktı. Pilatus onlara, «İşte o adam!» dedi.
6. Başkâhinler ve görevliler İsa'yı görünce, «Çarmıha ger, çarmıha ger!» diye bağrıştılar.
Pilatus, «O'nu kendiniz alın, çarmıha gerin!» dedi. «Ben O'nda bir suç görmüyorum!»
7. Yahudiler şu karşılığı verdiler: «Bizim bir yasamız var, o yasaya göre O'nun ölmesi gerekir. Çünkü kendisinin Tanrı Oğlu olduğunu ileri sürüyor.»
8. Pilatus bu sözü işitince daha çok korktu.
9. Yine vali konağına girip İsa'ya, «Sen nereden geliyorsun?» diye sordu.
İsa ona cevap vermedi.
10. Pilatus, «Benimle konuşmayacak mısın?» dedi. «Seni salıvermeye yetkim olduğu gibi, çarmıha germeye de yetkim olduğunu bilmiyor musun?»
11. İsa, «Sana gökten verilmemiş olsaydı, benim üzerimde hiçbir yetkin olmazdı» diye karşılık verdi. «Bu nedenle beni sana teslim edenin günahı daha büyüktür.»
12. Bunun üzerine Pilatus İsa'yı salıvermek istedi. Ama Yahudiler, «Bu adamı salıverirsen, Sezar'ın dostu değilsin!» diye bağrıştılar. «Kral olduğunu ileri süren herkes Sezar'a karşı gelmiş olur.»
13. Pilatus bu sözleri işitince İsa'yı dışarı çıkardı. Taş Döşeme - İbranicede Gabata - denilen yerde yargı kürsüsüne oturdu.
14. O gün Fısıh bayramına hazırlık günüydü. Saat on iki sularıydı. Pilatus Yahudilere, «İşte, sizin Kralınız!» dedi.
15. Onlar, «Yok et O'nu! Yok et, çarmıha ger!» diye bağrıştılar.
Pilatus, «Kralınızı mı çarmıha gereyim?» diye sordu.
Başkâhinler, «Sezar'dan başka kralımız yok!» karşılığını verdiler.
16. Bunun üzerine Pilatus İsa'yı, çarmıha gerilmek üzere onlara teslim etti.
17. Askerler İsa'yı alıp götürdüler. İsa çarmıhını kendisi taşıyıp Kafatası - İbranicede Golgota - denilen yere çıktı.
18. O'nu orada çarmıha gerdiler. O'nunla birlikte iki kişiyi daha, İsa ortada, onlar da iki yanında olmak üzere çarmıha gerdiler.
19. Pilatus bir de yafta yazıp çarmıhın üzerine astırdı. Yaftada şöyle yazılıydı:
`NASIRALI İSA - YAHUDİLERİN KRALI.'
20. İsa'nın çarmıha gerildiği yer kente yakındı. Böylece İbranice, Latince ve Grekçe yazılmış olan bu yaftayı Yahudilerin birçoğu okudu.
21. Bu yüzden Yahudi başkâhinler Pilatus'a, «`Yahudilerin Kralı' diye yazma» dediler. «Kendisi, `Ben Yahudilerin Kralıyım dedi' diye yaz.»
22. Pilatus, «Ne yazdımsa, yazdım» karşılığını verdi.
23. Askerler İsa'yı çarmıha gerdikten sonra O'nun giysilerini aldılar. Her birine birer pay düşecek biçimde dört parçaya böldüler. Mintanını da aldılar. Mintan boydan boya dikişsiz bir dokumaydı.
24. Birbirlerine, «Bunu yırtmayalım» dediler, «kiminolacak diye kura çekelim.»
Bu olay, şu Kutsal Yazı yerine gelsin diye oldu:
«Giysilerimi aralarında paylaştılar,
elbisem üzerine kura çektiler.»
Bunları askerler yaptı.
25. İsa'nın çarmıhının yanında ise annesi, annesinin kızkardeşi, Klopa'nın karısı Meryem ve Mecdelli Meryem duruyordu.
26. İsa, annesiyle sevdiği öğrencinin yakınında durduğunu görünce annesine, «Anne, işte oğlun!» dedi.
27. Sonra öğrenciye, «İşte, annen!» dedi.
O andan itibaren bu öğrenci İsa'nın annesini kendi evine aldı.
28. Daha sonra İsa, her şeyin artık tamamlandığını bilerek Kutsal Yazı'nın yerine gelmesi için, «Susadım!» dedi.
29. Orada ekşi şarapla dolu bir kap vardı. Şaraba batırılmış bir süngeri zufa dalına takarak O'nun ağzına uzattılar.
30. İsa şarabı tadınca, «Tamamlandı!» dedi ve başını eğerek ruhunu teslim etti.
31. Yahudiler Pilatus'tan çarmıha gerilmiş adamların bacaklarının kırılmasını ve cesetlerin kaldırılmasını istediler. Hazırlık günü olduğundan, cesetlerin Sept günü çarmıhta kalmasını istemiyorlardı. Çünkü o Sept günü büyük bayramdı.
32. Bunun üzerine askerler gidip birinci adamın, sonra da İsa'yla birlikte çarmıha gerilmiş olan öteki adamın bacaklarını kırdılar.
33. İsa'ya gelince O'nun ölmüş olduğunu gördüler. Onun için bacaklarını kırmadılar.
34. Ama askerlerden biri O'nun böğrünü mızrakla deldi. Böğründen hemen kan ve su aktı.
35. Bunu gören adam tanıklık etmiştir ve tanıklığı doğrudur. Doğruyu söylediğini bilir. Siz de iman edesiniz diye tanıklık etmiştir.
36. Bunlar, «O'nun bir tek kemiği kırılmayacaktır» diyen Kutsal Yazı'nın yerine gelmesi için olmuştur.
37. Yine başka bir Yazı'da, «Bedenini deştikleri adama bakacaklar» deniyor.
38. Bundan sonra Aramatyalı Yusuf, İsa'nın cesedini kaldırmak için Pilatus'a başvurdu. Yusuf, İsa'nın öğrencisiydi, ama Yahudilerden korktuğundan bunu gizli tutuyordu. Pilatus izin verince, Yusuf gelip İsa'nın cesedini kaldırdı.
39. Daha önce geceleyin İsa'nın yanına gelmiş olan Nikodim de otuz litre kadar karışık mür ve sarısabır özü alarak geldi.
40. İkisi, İsa'nın cesedini alıp Yahudilerin gömme geleneğine uygun olarak onu baharatla keten bezlere sardılar.
41. İsa'nın çarmıha gerildiği yerde bir bahçe, bu bahçenin içinde de henüz hiç kimsenin konulmadığı yeni bir mezar vardı.
42. O gün Yahudilerin Hazırlık günüydü. Mezar da yakın olduğundan İsa'yı oraya koydular.

BÖLÜM 18

1. İsa bu sözleri söyledikten sonra öğrencileriyle birlikte dışarı çıkıp Kidron vadisinin ötesine geçti. Orada bir bahçe vardı. İsa'yla öğrencileri bu bahçeye girdiler.
2. O'nu ele veren Yahuda da burayı biliyordu. Çünkü İsa, öğrencileriyle orada sık sık buluşurdu.
3. Böylece Yahuda yanına bir bölük askerle başkâhinlerin ve Ferisilerin gönderdiği görevlileri alarak oraya geldi. Onların ellerinde fenerler, meşaleler ve silahlar vardı.
4. İsa, başına geleceklerin hepsini biliyordu. Öne çıkıp onlara, «Kimi arıyorsunuz?» diye sordu.
5. «Nasıralı İsa'yı» diye karşılık verdiler.
İsa onlara, «Ben'im» dedi.
O'nu ele veren Yahuda da onlarla birlikte duruyordu.
6. İsa, «Ben'im» deyince gerileyip yere düştüler.
7. Bunun üzerine İsa onlara yine, «Kimi arıyorsunuz?» diye sordu.
«Nasıralı İsa'yı» dediler.
8. İsa, «Size söyledim, ben'im» dedi. «Eğer beni arıyorsanız,bunları bırakın gitsinler.»
9. Kendisinin daha önce söylediği, «Senin bana verdiklerinden hiçbirini yitirmedim» şeklindeki sözü yerine gelsin diye böyle konuştu.
10. Simun Petrus yanında taşıdığı kılıcı çekti, başkâhinin Malkus adındaki kölesine vurup sağ kulağını kopardı.
11. İsa Petrus'a, «Kılıcını kınına koy! Baba'nın bana verdiği kâseden içmeyeyim mi?» dedi.
12. Bunun üzerine komutanla buyruğundaki asker bölüğü ve Yahudi görevliler İsa'yı tutup bağladılar.
13. O'nu önce, o yıl başkâhin olan Kayafa'nın kayınbabası Hanna'ya götürdüler.
14. Halkın uğruna bir tek adamın ölmesinin daha uygun olacağını Yahudilere telkin eden Kayafa idi.
15. Simun Petrus'la başka bir öğrenci İsa'nın ardından gidiyorlardı. O öğrenci başkâhinin tanıdığı olduğu için İsa'yla birlikte başkâhinin avlusuna girdi.
16. Petrus ise dışarıda, kapının yanında duruyordu. Başkâhinin tanıdığı öğrenci dışarı çıkıp kapıcı kızla konuştu ve Petrus'u içeri getirdi.
17. Kapıcı kız Petrus'a, «Sen de bu adamın öğrencilerinden değil misin?» diye sordu.
Petrus, «Hayır, değilim» dedi.
18. Hava soğuk olduğu için köleler ve nöbetçiler yaktıkları kömür ateşinin çevresinde durmuş ısınıyorlardı. Petrus da onlarla birlikte durmuş ısınıyordu.
19. Başkâhin İsa'ya, öğrencileri ve öğretisiyle ilgili sorular sordu.
20. İsa ona şöyle cevap verdi: «Ben söylediklerimi dünyaya açıkça söyledim. Her zaman bütün Yahudilerin toplandıkları havralarda ve tapınakta ders verdim. Gizli hiçbir şey söylemedim.
21. Beni neden sorguya çekiyorsun? Konuştuklarımı işitenlerden sor. Onlar ne söylediğimi biliyorlar.»
22. İsa bunları söyleyince, yanında duran görevlilerden biri, «Başkâhine nasıl böyle karşılık verirsin?» diyerek O'na bir tokat attı.
23. İsa ona, «Eğer yanlış bir şey söyledimse, yanlışımı göster!» diye cevap verdi. «Ama söylediklerim doğruysa, niçin bana vuruyorsun?»
24. Bunun üzerine Hanna O'nu bağlı olarak başkâhin Kayafa'ya gönderdi.
25. Simun Petrus hâlâ ateşin yanında durmuş ısınıyordu. O'na, «Sen de O'nun öğrencilerinden değil misin?» dediler.
«Hayır, değilim» diyerek inkâr etti.
26. Başkâhinin kölelerinden biri, Petrus'un, kulağını kestiği adamın akrabasıydı. Bu köle Petrus'a, «Bahçede, seni O'nunlabirlikte görmedim mi?» diye sordu.
27. Petrus yine inkâr etti ve tam o anda horoz öttü.
28. Sabah erkenden Yahudiler İsa'yı Kayafa'nın yanından alarak vali konağına götürdüler. Dinsel kuralları bozmamak ve Fısıh yemeğini yiyebilmek için kendileri vali konağına girmediler.
29. Bunun üzerine Pilatus dışarı çıkıp yanlarına geldi. «Bu adamı neyle suçluyorsunuz?» diye sordu.
30. Ona şu karşılığı verdiler: «Bu adam kötülük eden biri olmasaydı, O'nu sana getirmezdik.»
31. Pilatus onlara, «O'nu siz alın, kendi yasanıza göre yargılayın» dedi.
Yahudiler, «Bizim hiç kimseyi ölüm cezasına çarptırmaya yetkimiz yok» dediler.
32. Bu, İsa'nın nasıl öleceğini belirtmek için söylediği sözler yerine gelsin diye oldu.
33. Pilatus yine vali konağına girdi. İsa'yı çağırıp O'na, «Sen Yahudilerin Kralı mısın?» diye sordu.
34. İsa şöyle karşılık verdi: «Bunu kendiliğinden mi söylüyorsun, yoksa benim hakkımda başkaları mı sana söyledi?»
35. Pilatus, «Ben Yahudi miyim?» dedi. «Seni bana kendi ulusun ve başkâhinlerin teslim ettiler. Ne yaptın?»
36. İsa, «Benim krallığım bu dünyadan değildir» diye karşılık verdi. «Krallığım bu dünyadan olsaydı, yandaşlarım, Yahudilere teslim edilmemem için savaşırlardı. Oysa benim krallığım buradan değildir.»
37. Pilatus, «Demek sen bir kralsın, öyle mi?» dedi.
İsa, «Söylediğin gibi, ben kralım» karşılığını verdi. «Ben gerçeğe tanıklık etmek için doğdum, bunun için dünyaya geldim. Gerçekten yana olan herkes benim sesimi işitir.»
38. Pilatus O'na, «Gerçek nedir?» diye sordu.
Bunu söyledikten sonra Pilatus yine dışarıya, Yahudilerin yanına çıktı. Onlara, «Ben O'nda hiçbir suç görmüyorum» dedi.
39. «Ama sizin bir geleneğiniz var, her Fısıh bayramında sizin için birini salıveriyorum. Yahudilerin Kralını sizin için salıvermemi ister misiniz?»
40. Onlar yine, «Bu adamı değil, Barabas'ı isteriz!» diye bağrıştılar.
Oysa Barabas bir hayduttu.

BÖLÜM 17

1. İsa bunları söyledikten sonra, gözlerini gökyüzüne dikip şöyle dedi: «Baba, saat geldi. Oğlunu yücelt ki, Oğul da seni yüceltsin.
2. Çünkü sen O'na tüm insanlık üzerinde yetki verdin. Öyle ki, O'na verdiklerinin hepsine sonsuz yaşam versin.
3. Sonsuz yaşam, tek gerçek Tanrı olan seni ve gönderdiğin İsa Mesih'i tanımalarıdır.
4. Yapmam için bana verdiğin işi tamamlamakla seni yeryüzünde yücelttim.
5. Baba, dünya var olmadan önce ben senin yanındayken sahip olduğum yücelikle şimdi beni yanında yücelt.
6. «Dünyadan bana verdiğin insanlara senin adını açıkladım. Onlar senindiler, bana verdin ve senin sözüne uydular.
7. Bana verdiğin her şeyin senden olduğunu şimdi biliyorlar.
8. Çünkü bana ilettiğin sözleri onlara ilettim, onlar da kabul ettiler. Senden çıkıp geldiğimi gerçekten anladılar, beni senin gönderdiğine iman ettiler.
9. Onlar için istekte bulunuyorum. Dünya için değil, bana verdiğin kimseler için istekte bulunuyorum. Çünkü onlar senindir.
10. Benim olan her şey senindir, seninkiler de benimdir. Benonlarda yüceltildim.
11. Ben artık dünyada değilim, ama onlar dünyadalar. Ben sana geliyorum. Kutsal Baba, onları bana verdiğin kendi adınla koru ki, bizim gibi bir olsunlar.
12. Kendileriyle birlikte olduğum sürece, bana verdiğin kendi adınla onları esirgeyip korudum. Kutsal Yazı yerine gelsin diye, mahva giden adamdan başka içlerinden hiçbiri mahvolmadı.
13. «İşte şimdi sana geliyorum. Sevincimin onlarda tamamlanması için bunları ben dünyadayken söylüyorum.
14. Ben onlara senin sözünü ilettim, dünya ise onlardan nefret etti. Çünkü ben dünyadan olmadığım gibi, onlar da dünyadan değiller.
15. Onları dünyadan uzaklaştırmanı değil, kötü olandan korumanı istiyorum.
16. Ben dünyadan olmadığım gibi, onlar da dünyadan değiller.
17. Onları gerçekle kutsal kıl. Senin sözün gerçektir.
18. Sen beni dünyaya gönderdiğin gibi, ben de onları dünyaya gönderdim.
19. Onlar da gerçekle kutsal kılınsınlar diye kendimi onların uğruna adıyorum.
20>21. «Yalnız onlar için değil, onların sözüyle bana iman edenler için de istekte bulunuyorum, hepsi bir olsunlar. Baba, senin bende olduğun ve benim sende olduğum gibi, onlar da bizde olsunlar. Dünya da beni senin gönderdiğine iman etsin.
22. Bana verdiğin yüceliği onlara verdim. Öyle ki, bizim bir olduğumuz gibi bir olsunlar.
23. Ben onlarda, sen bende olmak üzere tam bir birlik içinde bulunsunlar ki, dünya beni senin gönderdiğini, beni sevdiğin gibi onları da sevdiğini anlasın.
24. Baba, bana verdiklerinin de bulunduğum yerde benimle birlikte olmalarını ve benim yüceliğimi, bana verdiğin yüceliği görmelerini istiyorum. Çünkü dünyanın kuruluşundan önce sen beni sevdin.
25. Adil Baba, dünya seni tanımıyor, ama ben seni tanıyorum. Bunlar da beni senin gönderdiğini biliyorlar.
26. Bana beslediğin sevgi onlarda olsun, ben de onlarda olayım diye senin adını onlara bildirdim ve bildirmeye devam edeceğim.»

BÖLÜM 16

1. «Bunları size, sendeleyip düşmeyesiniz diye söyledim.
2. Sizi havra dışı edecekler. Evet, öyle bir saat geliyor ki, sizi öldüren herkes Tanrı'ya hizmet ettiğini sanacak.
3. Bunları, ne Baba'yı ne de beni tanımadıkları için yapacaklar.
4. Bunları size şimdiden bildiriyorum. Öyle ki, saati gelince bunları size söylediğimi hatırlayasınız. Başlangıçta bunları size söylemedim. Çünkü sizinle birlikteydim.
5. «Şimdiyse beni gönderenin yanına gidiyorum. Ne var ki, içinizden hiçbiri bana, `Nereye gidiyorsun?' diye sormuyor.
6. Ama size bunları söylediğim için yüreğiniz kederle doldu.
7. Size gerçeği söylüyorum, benim gidişim sizin yararınızadır. Gitmezsem, Yardımcı size gelmez. Ama gidersem, O'nu size gönderirim.
8. O gelince dünyanın günah, doğruluk ve gelecek yargı konusundaki suçluluğunu dünyaya gösterecektir.
9. Günah konusunda - çünkü bana iman etmezler.
10. Doğruluk konusunda - çünkü Baba'ya gidiyorum, artık beni görmeyeceksiniz.
11. Yargı konusunda - çünkü bu dünyanın egemeni yargılanmış bulunuyor.
12. «Size daha çok söyleyeceklerim var, ama şimdi bunlara dayanamazsınız.
13. Ne var ki O, yani Gerçeğin Ruhu gelince, sizi her gerçeğe yöneltecek. O kendiliğinden konuşmayacak, yalnız işittiklerini söyleyecek ve gelecekte olacakları size bildirecek.
14. O beni yüceltecek. Çünkü benim olandan alacak ve size bildirecek.
15. Baba'nın her nesi varsa benimdir. `Benim olandan alacak ve size bildirecek' dememin nedeni budur.
16. «Kısa süre sonra beni artık görmeyeceksiniz; yine kısa süre sonra beni göreceksiniz.»
17. Öğrencilerinden bazıları birbirlerine şöyle dediler: «`Kısa süre sonra beni görmeyeceksiniz; yine kısa süre sonra beni göreceksiniz' ve `Çünkü Baba'ya gidiyorum' diyor. Bize ne söylemek istiyor?»
18. Bu yüzden, «`Kısa süre' dediği nedir?Söylediklerini anlamıyoruz» deyip durdular.
19. İsa kendisine soru sormak istediklerini anladı. Onlara dedi ki, «`Kısa süre sonra beni görmeyeceksiniz; yine kısa süre sonra beni göreceksiniz' dedim. Birbirinizle bu sözü mü tartışıyorsunuz?
20. Size doğrusunu söyleyeyim, siz ağlayıp yas tutacaksınız, dünya ise sevinecektir. Kederleneceksiniz, ama kederiniz sevince dönüşecek.
21. Kadın doğum yapacağı zaman ağrı çeker. Çünkü saati gelmiştir. Ama doğurunca, dünyaya bir çocuk getirmenin sevinciyle çektiği acıyı unutur.
22. Bunun gibi, siz de şimdi kederleniyorsunuz, ama sizi yine göreceğim ve yüreğiniz sevinecek. Sevincinizi kimse sizden alamaz.
23. O gün bana hiçbir şey sormayacaksınız. Size doğrusunu söyleyeyim, benim adımla Baba'dan ne dilerseniz, onu size verecektir.
24. Şimdiye dek benim adımla bir şey dilemediniz. Dileyin, alacaksınız. Öyle ki, sevinciniz tam olsun.
25. «Size bunları örneklerle anlattım. Öyle bir saat geliyor ki, artık örneklerle konuşmayacağım; Baba'yı size açıkça tanıtacağım.
26. O gün dileyeceğinizi benim adımla dileyeceksiniz. Sizin için Baba'dan istekte bulunacağımı söylemiyorum.
27. Çünkü beni sevdiğiniz ve Baba'dan çıkıp geldiğime iman ettiğiniz için Baba'nın kendisi sizi seviyor.
28. Ben Baba'dan çıkıp dünyaya geldim. Şimdi dünyayı bırakıp Baba'ya dönüyorum.»
29. Öğrencileri, «İşte, şimdi açıkça konuşuyorsun, hiç örnek kullanmıyorsun» dediler.
30. «Şimdi senin her şeyi bildiğini anlıyoruz. Kimsenin sana soru sormasına gerek yok. Tanrı'dan geldiğine bunun için iman ediyoruz.»
31. İsa onlara, «Şimdi iman ediyor musunuz?» diye karşılık verdi.
32. «İşte, hepinizin evlerinize gitmek üzere dağılacağınız ve beni yalnız bırakacağınız saat geliyor, geldi bile. Ama ben yalnız değilim, Baba benimle birliktedir.
33. Bunları size, bende esenliğiniz olsun diye söyledim. Dünyada sıkıntınız olacak. Ama cesur olun, ben dünyayı yendim!»

BÖLÜM 15

1. «Ben gerçek asmayım ve Babam bağcıdır.
2. Bende olup meyve vermeyen her çubuğu kesip atar, her meyve vereni de daha çok versin diye budayıp temizler.
3. Size söylediğim sözle siz şimdiden temizsiniz.
4. Bende kalın, ben de sizde kalayım. Çubuk asmada kalmazsa kendiliğinden meyve veremez. Bunun gibi, siz de bende kalmazsanız meyve veremezsiniz.
5. Ben asmayım, siz çubuklarsınız. Bende kalan ve benim kendisinde kaldığım kişi çok meyve verir. Bensiz hiçbir şey yapamazsınız.
6. Bir kimse bende kalmazsa, çubuk gibi dışarı atılır ve kurur. Böylelerini toplar, ateşe atıp yakarlar.
7. Siz bende kalırsanız ve sözlerim sizde kalırsa, ne isterseniz dileyin, size verilecektir.
8. Babam çok meyve vermenizle yüceltilir. Böylelikle öğrencilerim olursunuz.
9. «Baba'nın beni sevdiği gibi, ben de sizi sevdim. Benim sevgimde kalın.
10. Eğer buyruklarımı yerine getirirseniz sevgimde kalırsınız, tıpkı benim de Babamın buyruklarını yerine getirdiğim ve sevgisinde kaldığım gibi...
11. Bunları size, sevincim sizde olsun ve sevinciniz tamamlansın diye söyledim.
12. Benim buyruğum şudur: sizi sevdiğim gibi birbirinizi sevin.
13. Hiç kimsede, insanın, dostları uğruna canını vermesinden daha büyük bir sevgi yoktur.
14. Size buyurduklarımı yaparsanız, benim dostlarım olursunuz.
15. Artık size kul demem. Çünkü kul efendisinin ne yaptığını bilmez. Size dost dedim. Çünkü Babamdan bütün işittiklerimi size bildirdim.
16. Siz beni seçmediniz, ben sizi seçtim. Gidip meyve veresiniz, meyveniz de kalıcı olsun diye sizi ben atadım. Öyle ki, benim adımla Baba'dan ne dilerseniz size versin.
17. Size şu buyruğu veriyorum: birbirinizi sevin!
18. «Dünya sizden nefret ederse, sizden önce benden nefret etmiş olduğunu bilin.
19. Dünyadan olsaydınız, dünya kendisine ait olanı severdi. Ne var ki, dünyanın değilsiniz; ben sizi dünyadan seçtim. Bunun için dünya sizden nefret ediyor.
20. Size söylediğim sözü hatırlayın: `Köle, efendisinden üstün değildir.' Banazulmettilerse, size de zulmedecekler. Benim sözüme uydularsa, sizinkine de uyacaklar.
21. Bütün bunları size benim adımdan ötürü yapacaklar. Çünkü beni göndereni tanımıyorlar.
22. Eğer gelmemiş ve onlara söylememiş olsaydım, günahları olmazdı; ama şimdi günahları için özürleri yoktur.
23. Benden nefret eden, Babamdan da nefret eder.
24. Başka hiç kimsenin yapmadığı işleri onların arasında yapmamış olsaydım, günahları olmazdı. Şimdiyse yaptıklarımı gördükleri halde hem benden hem de Babamdan nefret ettiler.
25. Bu, yasalarında yazılı, `Hiçbir neden yokken benden nefret ettiler' sözü yerine gelsin diye oldu.
26. «Baba'dan size göndereceğim Yardımcı, yani Baba'dan çıkan Gerçeğin Ruhu geldiği zaman, O bana tanıklık edecek.
27. Siz de tanıklık edeceksiniz. Çünkü başlangıçtan beri benimle birliktesiniz.

BÖLÜM 14

1. «Yüreğiniz sıkılmasın. Tanrı'ya iman edin, bana da iman edin.
2. Babamın evinde yaşanacak çok yerler vardır. Öyle olmasa size söylerdim. Çünkü size yer hazırlamaya gidiyorum.
3. Gider ve size yer hazırlarsam, siz de benim bulunduğum yerde olasınız diye yine gelip sizi yanıma alacağım.
4. Benim gideceğim yerin yolunu biliyorsunuz.»
5. Tomas, «Rab, senin nereye gideceğini bilmiyoruz, yolu nasıl bilebiliriz?» dedi.
6. İsa ona, «Yol, gerçek ve yaşam ben'im» dedi. «Benim aracılığım olmadan Baba'ya kimse gelemez.
7. Beni tanısaydınız, Babamı da tanırdınız. Artık O'nu tanıyorsunuz, O'nu gördünüz.»
8. Filipus, «Rab, bize Baba'yı göster, bu bize yeter» dedi.
9. İsa, «Filipus» dedi, «bunca zamandır sizinle birlikteyim. Beni daha tanımadın mı? Beni görmüş olan, Baba'yı görmüştür. Sen nasıl, `Bize Baba'yı göster' diyorsun?
10. Benim Baba'da, Baba'nın da bende olduğuna inanmıyor musun? Size söylediğim sözleri kendiliğimden söylemiyorum, ama bende yaşayan Baba kendi işlerini yapıyor.
11. Bana iman edin; ben Baba'dayım, Baba da bendedir. Hiç değilse bu işlerden dolayı iman edin.
12. Size doğrusunu söyleyeyim, benim yaptığım işleri, bana iman eden de yapacak; hatta daha büyüklerini yapacaktır. Çünkü ben Baba'ya gidiyorum.
13. Baba Oğul'da yüceltilsin diye, benim adımla dilediğiniz her şeyi yapacağım.
14. Benim adımla benden ne dilerseniz yapacağım.
15. «Beni seviyorsanız, buyruklarımı yerine getirirsiniz.
16>17. Ben de Baba'dan dileyeceğim ve O, sonsuza dek sizinle birlikte olsun diye size başka bir Yardımcı, Gerçeğin Ruhunu verecek. Dünya O'nu kabul edemez. Çünkü O'nu ne görür, ne de tanır. Siz O'nu tanıyorsunuz. Çünkü O aranızda yaşıyor ve içinizde olacaktır.
18. Sizi öksüz bırakmayacağım, size geri döneceğim.
19. Az sonra dünya artık beni görmeyecek, ama siz beni göreceksiniz. Ben yaşadığım için siz de yaşayacaksınız.
20. O gün anlayacaksınız ki, ben Babamdayım, siz bendesiniz, ben de sizdeyim.
21. Kim buyruklarımı bilir ve yerine getirirse, işte beni seven odur. Beni seveni Babam da sevecektir. Ben de onu seveceğim ve kendimi ona göstereceğim.»
22. Yahuda - İskariyot değil - O'na, «Rab, nasıl olur da kendini dünyaya göstermeyip bize göstereceksin?» diye sordu.
23. İsa ona şu karşılığı verdi: «Beni seven sözüme uyar, Babam da onu sever. Biz de ona gelir, onunla birlikte yaşarız.
24. Beni sevmeyen, sözlerime uymaz. İşittiğiniz söz benim değil, benigönderen Baba'nındır.
25. «Ben daha aranızdayken size bunları söyledim.
26. Ama Baba'nın benim adımla göndereceği Yardımcı, Kutsal Ruh, size her şeyi öğretecek, bütün söylediklerimi size hatırlatacak.
27. Size esenlik bırakıyorum, size kendi esenliğimi veriyorum. Ben size dünyanın verdiği gibi vermiyorum. Yüreğiniz sıkılmasın ve korkmasın.
28. Size, `Gidiyorum, ama yanınıza döneceğim' dediğimi işittiniz. Beni sevseydiniz, Baba'ya gideceğim için sevinirdiniz. Çünkü Baba benden üstündür.
29. Bunları size şimdiden, her şey olup bitmeden önce söyledim. Öyle ki, bunlar olunca inanasınız.
30. Artık sizinle uzun uzun konuşmayacağım. Çünkü bu dünyanın egemeni geliyor. Onun benim üzerimde hiçbir yetkisi yoktur.
31. Ama dünyanın, Baba'yı sevdiğimi ve Baba'nın bana buyurduğu her şeyi yerine getirdiğimi anlamasını istiyorum. Haydi kalkın, buradan gidelim.

BÖLÜM 13

1. Fısıh bayramından önceydi. İsa, bu dünyadan ayrılıp Baba'ya gideceği saatin geldiğini biliyordu. Dünyada kendisine ait olanları sevmiş olarak sonuna kadar sevdi.
2. Akşam yemeği sırasında İblis, Simun oğlu Yahuda İskariyot'un yüreğine İsa'yı ele verme isteğini koymuştu bile.
3. İsa, Baba'nın her şeyi kendisine emanet ettiğini, kendisinin Tanrı'dan çıkıp geldiğini ve Tanrı'ya döneceğini biliyordu.
4. Yemekten kalktı, üstlüğünü bir yana koydu, bir havlu alıp beline doladı.
5. Sonra bir leğene su doldurup öğrencilerin ayaklarını yıkamaya ve beline doladığı havluyla kurulamaya başladı.
6. İsa, Simun Petrus'a geldi. Simun, «Rab, ayaklarımı sen mi yıkayacaksın?» dedi.
7. İsa ona şu cevabı verdi: «Ne yaptığımı şimdi anlayamazsın, ama sonra anlayacaksın.»
8. Petrus, «Benim ayaklarımı asla yıkamayacaksın!» dedi.
İsa, «Seni yıkamazsam yanımda yerin olmaz» cevabını verdi.
9. Simun Petrus, «Rab, o halde yalnız ayaklarımı değil, ellerimi ve başımı da yıka!» dedi.
10. İsa ona dedi ki, «Yıkanmış olan tamamen temizdir; ayaklarının yıkanmasından başka şeye ihtiyacı yoktur. Sizler temizsiniz, ama hepiniz değil.»
11. İsa, kendisini kimin ele vereceğini biliyordu. Bu nedenle, «Hepiniz temiz değilsiniz» demişti.
12. Onların ayaklarını yıkadıktan sonra giyinip yine sofraya oturdu. Onlara, «Size ne yaptığımı anlıyor musunuz?» dedi.
13. «Sizbeni Öğretmen ve Rab diye çağırıyorsunuz. Doğru söylüyorsunuz, öyleyim.
14. Ben Rab ve Öğretmen olduğum halde ayaklarınızı yıkadım; öyleyse, sizler de birbirinizin ayaklarını yıkamalısınız.
15. Size yaptığımın aynısını yapmanız için bir örnek verdim.
16. Size doğrusunu söyleyeyim, köle efendisinden üstün değildir. Elçi de kendisini gönderenden üstün değildir.
17. Bildiğiniz bu şeyleri yaparsanız, size ne mutlu!
18. «Hepiniz için söylemiyorum, ben seçtiklerimi bilirim. Ama, `Ekmeğimi yiyen bana el kaldırdı' diyen Kutsal Yazı'nın yerine gelmesi için böyle olacak.
19. Size şimdiden, bunlar olmadan önce söylüyorum ki, bunlar olunca, benim O olduğuma inanasınız.
20. Size doğrusunu söyleyeyim, benim gönderdiğim herhangi bir kimseyi kabul eden beni kabul etmiş olur. Beni kabul eden de beni göndereni kabul etmiş olur.»
21. İsa bunları söyledikten sonra ruhunda derin bir sıkıntı duydu. Açıkça konuşarak, «Size doğrusunu söyleyeyim, sizden biri beni ele verecek» dedi.
22. Öğrenciler, kimden söz ettiğini merak ederek birbirlerine baktılar.
23. Öğrencilerinden biri İsa'nın göğsüne yaslanmıştı. İsa onu severdi.
24. Simun Petrus bu öğrenciye, kimden söz ettiğini İsa'ya sorması için işaret etti.
25. O da İsa'nın göğsüne yaslanmış durumda, «Rab, o kimdir?» diye sordu.
26. İsa, «Lokmayı sahana batırıp kime verirsem odur» diye cevap verdi. Sonra lokmayı batırıp Simun İskariyot'un oğlu Yahuda'ya verdi.
27. Yahuda lokmayı alır almaz Şeytan onun içine girdi. İsa da ona, «Yapacağını tez yap!» dedi.
28. Sofrada oturanların hiçbiri, İsa'nın ona bu sözleri neden söylediğini anlamadı.
29. Para kutusu Yahuda'da olduğundan, bazıları İsa'nın ona, «Bayram için bize gerekli şeyleri al» ya da, «Yoksullara bir şey ver» demek istediğini sandılar.
30. Yahuda lokmayı aldıktan hemen sonra dışarı çıktı. Gece olmuştu.
31. Yahuda dışarı çıkınca İsa, «İnsanoğlu şimdi yüceltilmiştir» dedi. «Tanrı da O'nda yüceltilmiş bulunuyor.
32. Tanrı O'nda yüceltildiğine göre, Tanrı da O'nu kendinde yüceltecek, ve hemen yüceltecektir.
33. Çocuklar! Kısa bir süre daha sizinleyim. Beni arayacaksınız, ama Yahudilere söylediğim gibi, şimdi size de söylüyorum, benim gideceğim yere siz gelemezsiniz.
34. Size yeni bir buyruk veriyorum: birbirinizi sevin. Sizi sevdiğim gibi siz de birbirinizi sevin.
35. Birbirinize sevginiz olursa, herkes bununla benim öğrencilerim olduğunuzu anlayacaktır.»
36. Simun Petrus O'na, «Rab, nereye gidiyorsun?» diye sordu.
İsa, «Gideceğim yere şimdi ardımdan gelemezsin, ama sonra geleceksin» diye cevap verdi.
37. Petrus O'na, «Rab, neden şimdi senin ardından gelemeyeyim? Senin için canımı veririm!» dedi.
38. İsa şöyle cevap verdi: «Benim için canını mı vereceksin? Sana doğrusunu söyleyeyim, horoz ötmeden sen beni üç kez inkâr edeceksin.»

BÖLÜM 12

1. İsa, Fısıh bayramından altı gün önce, ölümden dirilttiği Lazar'ın bulunduğu Beytanya'ya geldi.
2. Orada kendisi için bir ziyafet düzenlediler. Marta hizmet ediyordu. İsa'yla birlikte sofrada oturanlardan biri de Lazar'dı.
3. Meryem, çok değerli saf hintsümbülü yağından yarım litre kadar getirerek İsa'nın ayaklarına sürdü ve saçlarıyla ayaklarını sildi. Ev yağın güzel kokusuyla doldu.
4>5. Ama öğrencilerinden biri, İsa'yı sonradan ele verecek olan Yahuda İskariyot, «Bu yağ neden üç yüz dinara satılıp parası yoksullara verilmedi?» dedi.
6. Bunu, yoksullarla ilgilendiği için değil, hırsız olduğu için söylüyordu. Ortak para kutusu ondaydı ve kutuya konulandan aşırıyordu.
7. İsa, «Kadını rahat bırak» dedi. «Bunu benim gömüleceğim gün için saklasın.
8. Yoksullar her zaman aranızdadır, ama ben her zaman aranızda olmayacağım.»
9. Yahudilerden büyük bir kalabalık İsa'nın Beytanya'da bulunduğunu öğrendi ve yalnız İsa için değil, O'nun ölümden dirilttiği Lazar'ı da görmek için oraya geldi.
10. Başkâhinler ise Lazar'ı da öldürmeyi tasarladılar.
11. Çünkü onun yüzünden birçok Yahudi gidip İsa'ya iman ediyordu.
12. Ertesi gün, bayramı kutlamaya gelen büyük kalabalık İsa'nın Kudüs'e gelmekte olduğunu duydu.
13. Hurma dalları alarak O'nu karşılamaya çıktılar. «Hozana! Rab'bin adıyla gelene, İsrail'in Kralına övgüler olsun!» diye bağırıyorlardı.
14>15. İsa bir sıpa bulup üzerine bindi. Yazılmış olduğu gibi,
«Korkma, ey Siyon kızı!
Bak, Kralın bir sıpaya binmiş geliyor.»
16. Öğrencileri ilkin bunları anlamadılar. Ama İsa yüceltildikten sonra bu sözlerin O'nun hakkında yazıldığını, halkın bunlarıO'nun için yapmış olduğunu hatırladılar.
17. Lazar'ı mezardan çağırıp ölümden dirilttiği sırada İsa'yla birlikte bulunan kalabalık buna tanıklık etti.
18. İsa'nın bu mucizeyi yaptığını duyan halk O'nu karşılamaya çıktı.
19. Ferisiler ise birbirlerine, «Görüyorsunuz, elinizden hiçbir şey gelmiyor. Tüm dünya O'nun peşine takıldı» dediler.
20. Bayramda tapınmak üzere Kudüs'e gidenler arasında bazı Grekler vardı.
21. Bunlar, Celile'nin Beytsayda kentinden olan Filipus'a gelerek, «Efendimiz, İsa'yı görmek istiyoruz» diye rica ettiler.
22. Filipus gitti, bunu Andreya'ya bildirdi. Andreya ve Filipus da gidip İsa'ya haber verdiler.
23. İsa, «İnsanoğlu'nun yüceltileceği saat geldi» diye karşılık verdi.
24. «Size doğrusunu söyleyeyim, buğday tanesi toprağa düşüp ölmedikçe yalnız kalır. Ama ölürse çok ürün verir.
25. Canını seven, onu yitirir. Ama bu dünyada canını gözden çıkaran, onu sonsuz yaşam için koruyacaktır.
26. Bana hizmet etmek isteyen, ardımdan gelsin. Ben neredeysem bana hizmet eden de orada olacak. Baba, bana hizmet edeni onurlandıracaktır.
27. Şimdi yüreğim sıkılıyor, ne diyeyim? `Baba, beni bu saatten kurtar' mı diyeyim? Ama ben bu amaç için bu saate geldim.
28. Baba, adını yücelt!»
Bunun üzerine gökten bir ses geldi: «Adımı yücelttim ve yine yücelteceğim.»
29. Orada duran ve bunu işiten kalabalık, «Gök gürledi» dedi.
Başkaları, «Bir melek O'nunla konuştu» dedi.
30. İsa, «Bu ses benim için değil, sizin içindi» dedi.
31. «Bu dünya şimdi yargılanıyor. Bu dünyanın egemeni şimdi dışarı atılacak.
32. Ben yerden yukarı kaldırıldığım zaman bütün insanları kendime çekeceğim.»
33. İsa bunu, nasıl öleceğini belirtmek için söylüyordu.
34. Kalabalık O'na şöyle karşılık verdi: «Kutsal Yasa'dan öğrendiğimize göre Mesih sonsuza dek kalacaktır. Nasıl oluyor da sen, `İnsanoğlu yukarı kaldırılmalıdır' diyorsun? Kimdir bu İnsanoğlu?»
35. İsa, «Işık, kısa bir süre daha aranızdadır» dedi. «Karanlıkta kalmamak için ışığınız varken yürüyün. Karanlıkta yürüyen nereye gittiğini bilmez.
36. Sizde ışık varken ışığa iman edin ki, ışığın oğulları olasınız.»
İsa bu sözleri söyledikten sonra uzaklaşıp onlardan gizlendi.
37. Gözleri önünde bunca mucize yaptığı halde O'na iman etmediler.
38. Bütün bunlar Yeşaya peygamberin söylediği şu söz yerine gelsin diye oldu:
«Rab, verdiğimiz habere kim inandı?
Rab'bin gücü kime gösterildi?»
39>40. İşte bu yüzden iman edemiyorlardı. Nitekim Yeşaya başka bir yerde de şöyle demişti:
«Tanrı onların gözlerini kör etti
ve yüreklerini nasırlaştırdı.
Öyle ki, gözleri görmesin,
yürekleri anlamasın
ve bana dönmesinler.
Dönselerdi, onları iyileştirirdim.»
41. Bunları söyleyen Yeşaya, İsa'nın yüceliğini görmüş ve O'nun hakkında konuşmuştu.
42. Bununla beraber, önderlerin bile birçoğu İsa'ya iman etti. Ama Ferisiler yüzünden, havra dışı edilmemek için iman ettiklerini açıkça söylemediler.
43. Çünkü insandan gelen övgüyü, Tanrı'dan gelen övgüden daha çok seviyorlardı.
44. İsa yüksek sesle, «Bana iman eden bana değil, beni gönderene iman etmiş olur» dedi.
45. «Beni gören, beni göndereni de görür.
46. Bana iman eden hiç kimse karanlıkta kalmasın diye, dünyaya ışık olarak geldim.
47. Sözlerimi işitip de onlara uymayanı ben yargılamam. Çünkü ben dünyayı yargılamaya değil, dünyayı kurtarmaya geldim.
48. Beni reddeden ve sözlerimi kabul etmeyen kişiyi yargılayacak biri var. O kişiyi son günde yargılayacak olan, söylediğim sözdür.
49. Çünkü ben kendiliğimden konuşmadım. Beni gönderen Baba'nın kendisi ne söylemem ve ne konuşmam gerektiğini bana buyurdu.
50. O'nun buyruğunun sonsuz yaşam olduğunu biliyorum. Bunun için ne söylüyorsam, Baba'nın bana söylediği gibi söylüyorum.»

BÖLÜM 11

1. Meryem ile kızkardeşi Marta'nın köyü olan Beytanya'dan Lazar adında bir adam hastalanmıştı.
2. Meryem, Rab'be hoş kokulu yağ sürüp saçlarıyla O'nun ayaklarını silen kadındı. Hasta Lazar ise Meryem'in kardeşiydi.
3. İki kızkardeş İsa'ya, «Rab, sevdiğin kişi hasta» diye haber gönderdiler.
4. İsa bunu işitince, «Bu hastalık ölümle sonuçlanmayacak; Tanrı'nın yüceliğine, Tanrı Oğlunun yüceltilmesine hizmet edecek» dedi.
5. İsa Marta'yı, kızkardeşini ve Lazar'ı severdi.
6>7. Bu nedenle, Lazar'ın hasta olduğunu duyunca bulunduğu yerde iki gün daha kaldıktan sonra öğrencilere, «Yahudiye'ye dönelim» dedi.
8. Öğrenciler O'na, «Rabbî» dediler, «Yahudiler demin seni taşlamaya kalkıştılar. Yine oraya mı gidiyorsun?»
9. İsa şu karşılığı verdi: «Günün on iki saati yok mu? Gündüz yürüyen sendelemez. Çünkü bu dünyanın ışığını görür.
10. Oysa gece yürüyen sendeler. Çünkü kendisinde ışık yoktur.»
11. Bu sözleri söyledikten sonra, «Dostumuz Lazar uyumuştur» diye ekledi, «ama onu uyandırmaya gidiyorum.»
12. Öğrenciler, «Rab» dediler, «uyumuşsa iyileşecektir.»
13. İsa Lazar'ın ölümünden söz ediyordu, ama onlar olağan uykudan söz ettiğini sanmışlardı.
14. Bunun üzerine İsa açıkça, «Lazar öldü» dedi.
15. «İman etmeniz için, orada bulunmadığıma sizin yararınıza seviniyorum. Şimdi onun yanına gidelim.»
16. `İkiz' diye anılan Tomas diğer öğrencilere, «Biz de gidelim, O'nunla birlikte ölelim!» dedi.
17. İsa Beytanya'ya yaklaşınca Lazar'ın dört gündür mezarda olduğunu öğrendi.
18. Beytanya, Kudüs'e on beş ok atımı kadar uzaklıktaydı.
19. Yahudilerin birçoğu Marta ile Meryem'i kardeşlerinin ölümünden dolayı teselli etmek için yanlarına gelmişlerdi.
20. Marta İsa'nın geldiğini duyunca O'nu karşılamaya çıktı, Meryem ise evde kaldı.
21. Marta İsa'ya, «Rab» dedi, «burada olsaydın, kardeşim ölmezdi.
22. Şimdi bile, Tanrı'dan ne dilersen Tanrı'nın onu sana vereceğini biliyorum.»
23. İsa, «Kardeşin dirilecektir» dedi.
24. Marta, «Son gün, diriliş günü onun dirileceğini biliyorum» dedi.
25. İsa ona, «Diriliş ve yaşam ben'im» dedi. «Bana iman eden kişi ölse de yaşayacaktır.
26. Yaşayan ve bana iman eden asla ölmeyecek. Buna iman ediyor musun?»
27. Marta, «Evet, Rab» dedi. «Senin, dünyaya gelecek olanTanrı'nın Oğlu Mesih olduğuna iman ettim.»
28. Bunu söyledikten sonra gidip kızkardeşi Meryem'i gizlice çağırdı. «Öğretmen burada, seni çağırıyor» dedi.
29. Meryem bunu işitince hemen kalkıp İsa'nın yanına gitti.
30. İsa henüz köye varmamıştı, hâlâ Marta'nın kendisini karşıladığı yerdeydi.
31. Meryem'le birlikte evde bulunan ve kendisini teselli eden Yahudiler, onun hızla kalkıp dışarı çıktığını gördüler. Ağlamak için mezara gittiğini sanarak onu izlediler.
32. Meryem İsa'nın bulunduğu yere vardı. O'nu görünce ayaklarına kapanarak, «Rab» dedi, «burada olsaydın, kardeşim ölmezdi.»
33. Meryem'in ve onunla gelen Yahudilerin ağladığını gören İsa'nın ruhunu hüzün kapladı, yüreği sızladı.
34. «Onu nereye koydunuz?» diye sordu.
O'na, «Rab, gel gör» dediler.
35. İsa ağladı.
36. Yahudiler, «Bakın, onu ne kadar seviyormuş!» dediler.
37. Ama içlerinden bazıları, «Körün gözlerini açan bu kişi, Lazar'ın ölümünü de önleyemez miydi?» dediler.
38. İsa yine derinden hüzünlenerek mezara vardı. Mezar bir mağaraydı, girişinde de bir taş duruyordu.
39. İsa, «Taşı kaldırın!» dedi.
Ölenin kızkardeşi Marta, «Rab, o artık kokmuştur, öleli dört gün oldu» dedi.
40. İsa ona, «Ben sana, `iman edersen Tanrı'nın yüceliğini göreceksin' demedim mi?» dedi.
41. Bunun üzerine taşı kaldırdılar. İsa gözlerini gökyüzüne dikerek şöyle dedi: «Baba, beni işittiğin için sana şükrediyorum.
42. Beni her zaman işittiğini biliyordum. Ama bunu, çevrede duran halk için, beni senin gönderdiğine iman etsinler diye söyledim.»
43. Bunları söyledikten sonra yüksek sesle, «Lazar, dışarı çık!» diye bağırdı.
44. Ölü, elleri ayakları sargılarla bağlı, yüzü bezle sarılmış olarak dışarı çıktı. İsa oradakilere, «Onu çözün ve bırakın gitsin» dedi.
45. O zaman, Meryem'e gelen ve İsa'nın yaptıklarını gören Yahudilerin birçoğu İsa'ya iman etti.
46. Ama içlerinden bazıları Ferisilere giderek İsa'nın yaptıklarını onlara bildirdiler.
47. Bunun üzerine başkâhinler ve Ferisiler, Yüksek Kurul'u toplayıp dediler ki, «Ne yapacağız? Bu adam birçok mucize yapıyor.
48. Böyle devam etmesine izin verirsek, herkes O'na iman edecek. Romalılar da gelip kutsal yerimizi ve ulusumuzu ortadan kaldıracaklar.»
49. İçlerinden biri, o yıl başkâhin olan Kayafa, «Hiçbir şey bilmiyorsunuz» dedi.
50. «Bütün ulus yok olacağına, halk uğruna bir tek adamın ölmesi sizin için daha uygun. Bunu anlamıyor musunuz?»
51>52. Bunu kendiliğinden söylemiyordu. O yılın başkâhini olarak İsa'nın, ulusun uğruna, ve yalnız ulusun uğruna değil, Tanrı'nındağılmış çocuklarını toplayıp birleştirmek için de öleceğine ilişkin peygamberlikte bulunuyordu.
53. Böylece o günden itibaren İsa'yı öldürmek için düzen kurmaya başladılar.
54. Bu yüzden İsa artık Yahudiler arasında açıkça dolaşmaz oldu. Oradan ayrılarak çöle yakın bir yere, Efraim denilen kente gitti. Öğrencileriyle birlikte orada kaldı.
55. Yahudilerin Fısıh bayramı yakındı. Taşradakilerin birçoğu bayramdan önce arınmak için Kudüs'e gitti.
56. Orada İsa'yı arayıp durdular. Tapınaktayken birbirlerine, «Ne dersiniz, bayrama hiç gelmeyecek mi?» diye soruyorlardı.
57. Başkâhinlerle Ferisiler O'nu yakalayabilmek için, yerini bilenlerin haber vermesini buyurmuşlardı.